20 Şubat 2013 Çarşamba

MEMLEKET ÖZLENİRSE...




     Öyle küçük detaylar vardır ki geçmişimde kalan. Yemeğimi yaparken,evimi süpürüken ,hatta hiç alakası olmayan bi konuda sohbet ederken devamlı takip eder beni. Kötüdür mü bu anılar belki bi kaçı lakin hiç biri yıkıcı değildir. Hepsinin en az bir kare pozu, bir kac sn ses kaydı, bırde en önemlisi ana fikri vardır belleğimde.
      Yine o anılardan biri geldi aklıma. Dışarda dünden kalma karın, hala bu güneşe rağmen  formunu korumuş olmasına karşılık ’bugünde evdeyiz’ diye mırıldanırken geldi aklıma.
       İlkokuldayız ya 6 ya 7. Sınıftayız. Ders sosyal bilgileri konu münazara. Münazaranın konusu ise köy ve şehir hayatı. 3 erli gruba ayrıldık. 6 kişi tahtada içlerinden biri ben. Neden seçildiğimi hatırlayamıyorum ama ya çok geveze ve bilmiş olmamdan yada ’bu münzarada bende olalıyım’ diye parmagımı sonuna kadar kaldırmamdan. Güçsüz olanın yanında olmam içgüdüsünden olsa gerek tercihimi köyden yaptım. En azından ozaman ki fikrimle zıt konunun aslıdan bizden üstün olduğuna inanıyorum. Şimdilerde teknolojı ulasım vs daha ileride... İnsanlarlar Şehirden uzak yerlerdede yaşamlarını rahat  sürdürebiliyorlar ama benim öğrencilik  yıllarıma bu sadece belli kesımlere hitap edebilen bir durumdu oda tercih edilirse.
       Bu münazarayı şimdi tekrar ele almak istedim kendime çayımı hazırlarken. O zaman köy denildiğimde aklıma arabanın geçmediği canın istediğinde bakkala gidemediğin arkadaşlarının olmadıgı tvden mahrum kaldığın ve radıonun bıle arasıra cektıgı gelirdi. Tam köyden ayrılma mevsiminde dalından  yedigimiz incir. Fındıkları sattıktan sonra bır Salı gunu görelede yediğimiz pide. Anneannemin  sabah yenı kaynamıs sütü. Her aksam hafıf eksımsı yogurt ve haziranda ordaysanız sepet sepet kirazi birde eğer gün içinde fındığı erken bitirirseniz ilkindide denız sefası... Ha bırde babannenızın Cuma pazarından getırecegı sakız seker cıkolata cıps vs. Her yaz böyleydi, çünkü küçüktünüz gidebiliceğiniz ve görebildikleriniz siz götürdükleri yerler.
     Öyle ki buna rağmen savunmustum ben köyü mü.
     Şimdilerde daha farklı bakıyorum. Arkadaslarımdan ayrılıcam dıye gıtmek ıstemedıgım memleketıme gıtmek için planlar yapıyor ve inanınn köyümden  dışarı çıkmıyorum. Çok mu yoruyor şehir yasantısı ?
Hayır. Ben akıs akıs ınsan kalabılıgını istediğimi  bulabilmeyi, kalabalıgın içinde kendı basıma kalabilmeyi seviyorum. Lakin toprak başka kendi bildiğin yer benim diye bildiğin toprak. Horozun olmasada, komşunun horuzunun uyandırması. Oda mı yok sabah 6,7 gıbı yayılmaya giden ineğin kelek sesi. Sabah taze üzerınde dumanı olan sütün. Kahvaltıdan sonra dalından yiyebileceğin meyven hepsi senin yada komşununn ama helaldir yiyebilirsin. Hatta daha niceleri.
    Yaşam hala zor kolay değil oralarda. Sıcak sütün seninse horozun, bağın bahçen,meyven; annesı babası teyzesızde sensin onların. Hep bir ilgi hep bir bakim. Fakat  değiyor  kışın pencerenden, yanan sobanın yanında lapa lapa yağan karı izlediğinde;evinin  önü yazın yemyeşil kışın bembeyaz çarşafla örtüldüğünde. Çünkü  eldeğmemiş, ruhu okşanmış, birazda kafasını dinlesin  diye imkan tanınmış topraklar oralar.sen onu o senı bakıyor. Zulmu yok zulum eden yok... belkide buyuzden sardımı senı uykuların en derınını gunun en tazesını yaşıyorsun memleketınde..
    Belkide bu yüzden gelişlerinde yol uzun gidişlerinde terketmişsin hissi oluyor. Ayni dili konuşamasanda hoşgeldin hissi verdiğinden seviyorsun belkide memleketini.
     Öyleki çayımın son yudumlarında anladım ki ben yaşanmışlıkların değerli olduğu, senin ona onun sana sahip çıktığı toprakların değeri çok büyük.

  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder